TÜRKİYE KENT KONSEYLERİ PLATFORM TOPLANTISININ ARDINDAN
Seferihisar Kent Konseyinin de kurucu üyesi olduğu Türkiye Kent Konseyleri Platformu’nun 26.buluşmasını Eskişehir Odunpazarı Kent Konseyi ev sahipliğinde yaptık.
Ülkenin her köşesinden gelen kent konseyi başkan ve temsilcileri ile yaptığımız iki günlük oturumlarda bilgi ve deneyim değişiminin yanında kent konseylerinin sorunlarını da tartıştık. Tartışmalarda iki kent konseyinin başarılı çalışmaları ile öne çıktığı dikkatimizi çekti. Bunlardan biri Bursa-Nilüfer Kent Konseyi, diğeri ise Eskişehir-Odunpazarı Kent Konseyleri idi.
Eski Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in de “Mahalle Meclisleri” ile ilgili yaptığı konuşma için çağrıldığı toplantıya, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt da ev sahibi belediye başkanı olarak kent konseyleri üzerine yaptığı bir konuşma ile katıldı.
Bütün bunları anlatmamın bir sebebi var tabii.
Bizim gibi toplumlarda sivil demokrasinin tabandan örgütlenip etkili olmasının önünde saymakla bitmeyecek zorluklar var. Bunları şimdilik ayrı bir tartışma konusu olarak bir kenara koyup konumuza dönelim istiyorum.
Peki demokrasiyi tabana yaymak için daha kestirme başka yollar yok mudur?
Vardır tabii. Bunun için önce demokrasiye inanmış ve onu içselleştirmiş belediye başkanlarına ihtiyaç var. Var ki yönettiği kentte bunu inşa edebilsin.
Eski Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un demokrasiye inanmış ve onu içselleştirmiş demokrat kimlikleri buna örnek olsun diye yazıyorum bunları.
Bu iki başkanın başarılarını kentlerini yönetirken kentin örgütlü sivil çatısı olan kent konseyleri ile kurdukları çalışma kültürüne bağlıyor, yönettikleri kentlerin kentleşme yolundaki başarısını bu başarının kanıtı olarak göstermek istiyorum.
Sonuç olarak;
Ülkemizin aydınlık yarınlarına gidecek yolun demokrasiyi içselleştirmiş belediye başkanlarının inşa edeceği yerel yönetim modelleri üzerinden geçtiğinin altını tekrar çizmek istiyorum. Çünkü siyasi bir partinin sınırlı yönetsel gücü ile ihaleye çıkarılan kent yönetimleri seçimi kazanan partinin yetersizliklerinden derinden etkilenebiliyor. Burada kent halkının tamamı kent konseyleri üzerinden yönetime katılmalı ve parti yetersizliklerini devre dışı bırakmanın yollarını arayabilmelidir. Bunun için yetki ve kent kaynaklarının teslim edildiği belediye başkanlarına büyük görevler düşmekte ve bu görevi yerine getirecek demokratik donanım ve deneyime sahip olmaları bir zorunluluk olarak öne çıkmaktadır.
Demokrasinin tabandan örgütlenerek inşa edilemediği bizim gibi toplumlarda başka bir kestirme yol yok gibi görünüyor ne yazık ki.
Darısı Belediye Başkanımız İsmail Yetişkin’in başına olsun diyor, sevgi ve demokrasi ile kalın diyorum